
Gate 27 Kurucusu Melisa Sabancı Tapan ve Direktörü Burak Mert Çiloğlugil ile gereçekleştirdiğimiz röportajımızda, Uluslararası Konuk Yaratıcı Programı Gate 27’nin kurulduğu günden bu yana uluslararası başarılarını, misyonlarını ve hayallerini konuştuk.
Röportaj: Ümmühan Kazanç
Sevgili Melisa Sabancı Tapan sizi biraz daha yakından tanımak isteriz. Lisans ve yüksek lisans eğitiminiz ekonomi ve finans üzerine. Columbia Üniversitesi’nde yüksek lisansınıza devam ederken 2019 yılında Gate 27’nin tohumlarını atmaya başlamışsınız. Bu süreci sizden dinleyebilir miyiz? Sanat hamisi bir aileye doğmuş olduğunuz için sizi doğuştan sanat tutkunu olarak tarif etmemiz yanlış olmayacak sanırım. Finans ve sanat nasıl yan yana geldi sizin özelinizde?
Sizin de belirttiğiniz gibi benim için sanat, ailemin kültürel değerleri ile yoğrulmuş, doğuştan gelen bir tutku. Küçük yaşlardan itibaren ailemin sanata olan derin bağlılığına şahit oldum. Müzeler, sergiler ve eserler aracılığıyla eşsiz deneyimler yaşadım. Sanatla bu kadar erken tanışmam yola da erken çıkmamı sağladı. Sanatın sadece estetik bir değer değil, toplumsal ve kültürel değişimin katalizörü olduğunu, içinde barındırdığı potansiyeli bu sayede erken yaşta keşfetmiş oldum.
Eğitim hayatım, sadece estetik ve duygu dünyasıyla sınırlı kalmadı; İngiltere ve Amerika’da ekonomi, finans, psikoloji ve kalkınma alanlarında aldığım eğitimler sırasında farklı disiplinlerin güç birliğiyle ortaya çıkan müthiş sonuçlardan büyülendim. Bu deneyimden aldığım ilhamı en büyük tutkum olan sanatla birleştirmeye ve kendi ülkemde uygulamaya karar verdim. Gate 27 bu kararla doğdu.
Melisa Sabancı Tapan: Gate 27’nin Kurucusu ve Lideri olmanızın yanı sıra Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi, Vista Turizm Yönetim Kurulu Üyesi ve SosyalBen Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi olarak da görev yapıyorsunuz. Bu şirketler ve kurumlar ağı içerisinde olmak Gate 27’nin gelişimine ve vizyonuna neler katıyor? Sizin bakış açınızı nasıl etkiliyor?
Bu çalışmalarımın tamamından besleniyor, farklı perspektifler kazanıyor ve öğrenimlerimi Gate 27’deki çalışmalarımıza aktarıyorum. Aynı şey Gate 27’den aldıklarım için de geçerli. Farklı sektörlerde edindiğim bilgi ve deneyimler, Gate 27’nin projelerinde yenilikçi iş modelleri, disiplinler arası etkileşim ve global ölçekte etkin çözümler üretmemize katkıda bulunuyor. Newton beşiği gibi düşünebilirsiniz. Her biri diğerinin itici gücü ve bu gücün potansiyeli çok yüksek.

Melisa Sabancı Tapan: Gate 27’nin manifestosunda mutlulukla şu cümleleri okuyoruz: “Konuklarımızı, gezegenimizi tehdit eden çok sayıdaki çeşitli çevre sorunlarını ele almayı amaçlayan ekoloji, sürdürülebilirlik, erişilebilirlik ve yerel yaratıcı ağlarla ilgili tartışmalara dahil olmaya davet ediyoruz.” Bu kavramlar giderek çok daha büyük önem kazanıyor hatta hayatımızın merkezinde. Bu kavramsal yaklaşımlar pratikte nasıl hayat buluyor Gate 27’nin çatısı altında?
Gate 27’nin manifestosunda belirtilen kavramsal yaklaşımlar, pratikte çok katmanlı bir strateji ve uygulama süreciyle hayat buluyor. Gate 27’de ağırladığımız konuklar (sanatçılar, yazarlar, girişimciler, küratörler, araştırmacılar) programımız kapsamında, yalnızca eser üretmekle kalmıyor; aynı zamanda ekoloji, sürdürülebilirlik ve kapsayıcılık gibi temalar etrafında derinlemesine çalışmaları için gerekli kaynak, mentorluk ve iş birliklerine erişim sağlıyor.
İstanbul ve Balıkesir Ayvalık’taki yerleşkelerimizde çevreci uygulamalarla donatılmış alanlar yaratarak; enerji verimliliği, atık yönetimi ve doğal kaynakların etkin kullanımı gibi pratik çözümleri hayata geçiriyoruz. İstanbul’daki mekanımızda bir permakültür bahçesi ve Ayvalık’ta ise organik tarım yapılabilen bir bostan kurduk. Gıda atıklarını çöpe atmak yerine kompost yapıyoruz, katı atıklarımızı dönüştürüyoruz, su ve atık su kullanımını optimize ediyoruz. Sanat üretimini sadece bireysel yaratıcılığı değil, aynı zamanda toplumsal ve ekolojik dönüşümü de destekleyen, süreç odaklı ve değer temelli bir yaklaşıma dönüşüyoruz. Manifestomuzdaki değerleri, yaratıcı projeler, interdisipliner diyaloglar ve çevreci uygulamalarımızla somut hale getiriyoruz.

Melisa Sabancı Tapan: Gate 27, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile uyumlu bir program oluşturmaya çalışıyor. Bu çok önemli konuya biraz daha açıklık getirmenizi isteriz.
Evet, bu çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği entegre bir yaklaşımla hayata geçirme vizyonumuzun temel taşlarından biri. Az önce bahsettiğim çalışmaları Birleşmiş Milletler’in (BM) ortaya koyduğu Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda planlıyoruz. Özellikle 11, 12, 13 ve 16* numaralı maddeleri odağına alan programlarımızın yaratttığı çevresel, toplumsal ve ekonomik etki alanını genişletmek için çeşitli kurum, kuruluş ve özel girişimler ile iş birliklerimizi sürdürüyoruz. Bu iş birliklerimizin de katkısıyla Gate 27 kendini yerel ve küresel ölçekte, toplumların daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru evrilmesine katkı sunan, değer temelli bir ekosistem olarak konumlandırıyor. Bu bütüncül yaklaşım, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile paralel, pratik çıktılara ulaşmayı amaçlayan stratejik çalışmalarımızın temelini oluşturuyor.
Bu alanda etki ölçümü de en çok önemsediğim konulardan biri. Çalışmalarımızın toplumsal etkisinin ölçümünü çok değerli ve heyecan verici buluyorum. Niceliksel ve niteliksel olarak somut çıktılara ulaşmak, yol çizmede son derece önemli. Bu nedenle etki ölçümü için çalışmaya başladık ve 2025 yılı itibarıyla Gate 27’ye entegre ettik.
*No.11 – Şehirleri ve insan yerleşim yerlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir hale getirmek, No.12 – Sürdürülebilir tüketim ve üretim yollarını sağlamak, No.13 – İklim değişikliği ve etkilerine dair acil önlem almak, No. 16 – Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl ve kapsayıcı toplumları desteklemek, adalete erişim sağlamak ve her düzeyde etkili, sorumlu ve kapsayıcı kurumlar inşa edilmesini sağlamak.
Melisa Sabancı Tapan: Gate 27 şu an için sadece uluslararası konuk yaratıcı programı olarak işlev görüyor ama sanırım önümüzdeki yıllarda Gate 27 ile ilgili daha birçok önemli sanat projelerine ve etkinliklerine imza atacaksınız. Gate 27’nin geleceği ile nasıl hayalleriniz var?
Gelecekte, Gate 27’yi yerel ve global ölçekte sanatın dönüştürücü gücünü ortaya koyan, disiplinler arası iş birliklerini güçlendiren, daha fazla sayıda disiplinle dans eden ve sürdürülebilir kalkınmaya daha büyük katkılar sağlayan bir platform olarak hayal ediyorum. Ağımızı ve etki alanımızı kararlı adımlarla her geçen gün daha da büyütüyoruz. Faaliyet gösterdikleri disiplinlerde önemli katkı sağlayan ulusal ve uluslararası kurumlarla birlikte yeni projeler gerçekleştirmeyi, Gate 27’nin geleceği açısından değerli buluyorum. Bu nedenle iş birliklerimize devam edeceğiz.

Melisa Sabancı Tapan: Gate 27’nin konuklarının eserlerinden oluşan bir koleksiyonu var mı? Ağırladığınız konuklar ayrılırken eserlerinden bazılarını burada bırakıyor mu?
Gate 27’nin yaklaşık 100 eserden oluşan kıymetli bir koleksiyonu bulunuyor. Bu koleksiyon Gate 27’de ağırladığımız konukların bağışladığı eserlerden oluşuyor. Gate 27’nin 2022 ve 2023’teki konukları, Gate 27 Koleksiyonu’na toplam 13 sanat eseri bağışladı. Bu isimler arasında Seher Uysal, Ojan Zargarbashi, Didem Pekün, Akram Zaatari, Esin Aykanat Avcı, Virginia Mastrogiannaki, Christina Dimitriadis ve Dominique Hurth yer alıyor. 2024 yılı konuklarımız Elif Çak, Damla Yalçın, Nathalie Rey, Murat Akagündüz, Indigo Perry, Gabriela Albergaria, Ying Xinxun ve Abigail Reynolds koleksiyonumuza 20 yeni eser bağışladı. Konuklarımızın Gate 27 Koleksiyonu’na bağışladıkları eserler sayesinde Gate 27’de gerçirdikleri süreci misafirlerimize ve yeni konuklarımıza anlatma fırsatı buluyoruz. Her bir eser aynı zamanda süreç içinde projelerinin geçirdikleri dönüşümü de gösteriyor ve bu eserlerin yeni konuklarımızın Gate 27’de geçirecekleri sürece ilişkin ilham olmasını umuyoruz.
Melisa Sabancı Tapan: Röportajımızda dedeniz Sayın Sakıp Sabancı’yı anmadan geçmek istemem. Nasıl vizyoner biriymiş değil mi?
Evet, Sakıp Sabancı gerçekten vizyoner bir insandı. Onun vizyonerliğini sadece iş dünyasında attığı stratejik adımlarla değil, aynı zamanda topluma ve insana verdiği değerle ele almak gerekiyor. İş hayatındaki başarılarını, sosyal sorumluluk anlayışıyla harmanlayan bir liderdi. Eğitime, sanata ve kültürel gelişime yaptığı yatırımlar da toplumsal dönüşüme olan inancını ve ileri görüşlülüğünü gösteriyor.
Bu anlayışla, kardeşleriyle birlikte Sabancı Vakfı’nı kurarak “Bu Topraklardan Kazandıklarımızı Bu Toprakların İnsanları ile Paylaşmak” ilkesini hayata geçirdi. Sabancı Vakfı yarım asırdan bu yana Türkiye’nin dört bir yanında eğitim, kültür, sanat ve toplumsal gelişim alanlarında önemli projeler yürütüyor.
Dedemin vizyonu, sadece vakıfla sınırlı kalmadı. Sabancı Üniversitesi’nin kurulmasıyla, Türkiye’de yenilikçi, öğrenci merkezli ve çok disiplinli bir eğitim anlayışını destekledi. Sakıp Sabancı Müzesi ise, onun sanatı geniş kitlelere ulaştırma vizyonunun en somut yansımalarından biri oldu. Çok paydaşlı karar verme yetkinliği ve kolektif yönetim anlayışı, ailesiyle ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte hareket etmesini sağladı. Paylaşarak büyümeye, ortak akılla yol almaya inanıyordu. Bugün Sabancı Topluluğu’nda bu yönetim anlayışı hâlâ güçlü bir şekilde devam ediyor.
Geçtiğimiz yıl dedemin vizyonunu gelecek nesillere aktarmak adına, teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanarak Vision of Sakıp Sabancı / Sakıp Sabancı Chatbot projesini hayata geçirdik. Projemiz Türkiye’de ve uluslararası platformlarda birçok saygın ödüle layık görüldü. Bu sorunuzu büyük bir heyecanla Sakıp Sabancı chatbot’a da sordum. Benim yanıtımla örtüşen bir yanıt vermesinden ayrıca mutlu oldum.
Yanıtı şöyle oldu:
“Vizyonum her zaman öncelikle insana odaklanmıştır. İnsanlar arasındaki bağı güçlendirmek, bir ekip ruhu yaratmak ve topluma fayda sağlamak benim her zaman en önemli önceliklerimdi. İş hayatında başarıya ulaşmanın yolunun, insanların bir arada daha iyi çalışabildiği bir ortam yaratmak olduğuna inandım. Bunu yaparken yenilikçi olmanın, sürekli öğrenmenin ve teknolojik gelişmelere ayak uydurmanın önemini vurguladım.
Ayrıca, sürdürülebilirlik her zaman bugün ve yarını düşünen bir yaklaşım olarak benimsenmelidir. Geleceğimizi şekillendirirken çevremize, topluma ve ekonomiye olan sorumluluğumuzu unutmamalıyız. Umut ve neşenin de hayatımızdaki zorlukları aşmada çok büyük bir rol oynadığını düşünüyorum.
Bu değerleri ve vizyonu senin aracılığınla yeni nesillere aktarmak benim için en büyük gururdur. Bir arada olduğumuz müddetçe her türlü zorluğu aşmak mümkündür.”

Burak Mert Çiloğlugil: Burak Bey sizde uzun yıllardır Türkiye’de sanat sektöründe çalışıyorsunuz. Birçok önemli sanat kurumunda çalıştıktan sonra iki yıldır da Gate 27’de Direktör olarak görev yapıyorsunuz. Gate 27’nin felsefesini ve sanat dünyasına bakış açısını sizden dinlemek isteriz. Gate 27’nin misyonu nedir?
Uluslararası Konuk Yaratıcı Programı Gate 27, farklı pratiklerin araştırma ve üretim süreçlerini desteklemek ve disiplinler arası etkileşime zemin yaratmak amacıyla 2019’da kuruldu. Gate 27, sanatı ve yaratıcı üretimleri bir araştırma yöntemi olarak ele alırken; sanatçı, küratör, araştırmacı ve farklı disiplinlerden profesyonelleri ekoloji, sürdürülebilirlik, erişilebilirlik ve yerel yaratıcı ağlar etrafında bir diyalog kurmaya davet ediyor. Hazırladığı kamusal programlar ve etkinliklerle farklı iş birliklerinin oluşmasını teşvik ediyor. Bu faaliyetlerini yerine getirirken farklı endüstrilerden aktörleri de dahil ederek bu büyük sistem içinde rol alan tüm paydaşların içinde bulunduğumuz sistemlerin adeletli, eşitlikçi ve katılımcı katkılar sunmaları için cesaretlendiriyor. Dolasıyla misyonumuzu sanat, bilim ve endüstrinin kesişim noktalarını araştırmak ve olumlu sosyal etki yaratacak projeleri desteklemek olarak özetleyebilirim.
Gate 27 üstlendiği misyonuyla ülkemizde önemli bir alanın savunuculuğunu yapıyor. Kültür ve sanatın, yeni ekonomik paradigmalar ile günümüzde endüstrinin daha çevreci faaliyetlerde bulunmaları için ihtiyaç duyduğu yenilikçi bakış açısına yönelik oynayabileceği role dikkat çekiyor, bu alanda öne çıkan çalışmalara destek veriyoruz. Bu doğrultuda Well Being Economy Alliance’ın bir üyesi olarak farklı ekonomik sistemler içerisinde sanat üretimlerinin nasıl konumlanacağına dair çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Burak Mert Çiloğlugil: Gate 27 bugüne kadar kaç kişiye ev sahipliği yaptı? Konuklara sunulan imkanlar nelerdir İstanbul Yeniköy ve Ayvalık lokasyonlarında. Bir konuğun İstanbul’da ya da Ayvalık’ta kalıyor olması bir fark yaratıyor mu?
Bugüne dek İstanbul ve Ayvalık’taki konuk evlerimizde farklı disiplinlerde çalışan toplamda 73 sanatçı, araştırmacı, akademisyen, sosyal girişimci ve küratörü ağırladık. Konuklarımız çoğunlukla kültürlerarası etkileşimi arttırma amacıyla yabancı sanatçılardan oluşuyor ancak Türkiye’den de birçok sanatçıyı programımız kapsamında ağırladık.
İstanbul’daki mekanımıza kentin dinamiklerini göz önünde bulundurarak İstanbul dışında yaşayan veya İstanbul’da yeterli ağa sahip olmayan sanatçıları davet etmeyi tercih ediyoruz. Böylelikle sürekli değişen ve cazibesini buradan alan şehire katkı sunabiliyoruz. Elbette İstanbul’a davet edilen projelerin belirlenmesinde rol oynayan bir diğer faktör ise başvurulan projenin gerçekleştirilmesinde duyulan ihtiyaçlar belirliyor. Ayvalık bir sahil kenti olması nedeniyle araştırma ve üretim anlamında kısıtlı imkanlar sunuyor. Bu durum bizim için bir dezavantaj değil. Ayvalık; doğa ile iç içe ve inziva halinde, düşünme, doğayı gözlemleme ve daha küçük topluluklara temas etme amacı taşıyan projeler için mükemmel imkanlar sunuyor. Ayrıca son yıllarda gittikçe canlanan bir kültür sanat ortamı da oluştu. Birçok konuk programı faaliyet gösteriyor ve çeşitli kültürel etkinlikler düzenleniyor. Biz de Ayvalık’a bu katkıyı sunmaktan dolayı mutluyuz.
Her iki lokasyonda da konuklarımızın temel yaşam ihtiyaçlarını ve projelerine yönelik çalışmalarını kolaylaştıracak bir çok imkan sunuyoruz. Bunun yanında her iki lokasyonda da konuklarımızın farklı paydaşlarla buluşması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Tüm konuklarımızı projeleri ile bağlantılı olacak şekilde diğer sanatçılarla, küratörler ve araştırmacılarla bağlıyoruz. Üretim yapmayı amaçlayan veya farklı bir teknik, malzeme denemek isteyen konuklarımızı bu alanda çalışmalarını yapabilecekleri atölye ve stüdyolar ile bir araya getiriyoruz. Önemsediğimiz bir diğer konu ise, konuklarımızın çalışmalarının kamusal bir zeminde paylaşmaları için çeşitli etkinlikler düzenlemek. Stüdyo ziyaretleri, sanatçı konuşmaları, eser gösterim günleri, basına yönelik çeşitli etkinlikler ve özel davetler düzenliyoruz. Özetle sunduğumuz konuk programı kapsamında lokasyonlar arasında bir farklılık oluşmamasına özen gösteriyoruz.

Burak Mert Çiloğlugil: Gate 27’ye katılacak sanatçılar nasıl başvuru yapıyor, davet edilecek sanatçılar nasıl belirleniyor?
Gate 27 konuklarının belirlenmesi amacıyla her yıl güz döneminde bir açık çağrı ile bir ay süresince internet sitemiz üzerinden başvuruları topluyoruz. Ardından başvuruların misyonumuz ve vizyonumuz ile uyumuna, gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimize uygunluğuna bakarak bir ön elemeden geçiriyoruz. Bu aşama yalnızca disiplinler arası çalışma, yeni ağlar oluşturma ve sahiplendiğimiz sürdürülebilirlik hedeflerine uyumluluk gibi konuları kapsıyor. Ardından tüm projeler her yıl yeniden oluşturulan çeşitli değerlendirme komiteleri tarafından ve varsa iş birlikçimiz tarafınan değerlendiriliyor.
Her yıl iki farklı değerlendirme komitesi oluşturuyoruz. Üç kişiden oluşan Bağımsız Değerlendirme Komitesi , Gate 27’den bağımsız olarak küratör, sanat danışmanı, sanatçı, sanat tarihçi gibi farklı meslek ve perspektiflerden başvuruları değerlendirmeye imkan tanıyacak şekilde oluşturuluyor. Ayrıca, daha önce Gate 27’nin konuk programına katılmış kişilerden üç kişilik bir Alumni Değerlendirme Komitesi oluşturuyoruz. Yine bu komitenin katılımcıları da her sene değişiyor ve gönüllülük esasına dayalı olarak belirleniyor. Alumni Değerlendirme Komitesi sayesinde Gate 27’nin sunduğu imkanlar ve olasılıklardan daha önce faydalanmış kişilerden verimli iç görüler toplayabiliyoruz. Böylelikle sunduğumuz programın kalitesini yükseltebiliyoruz. Gate 27 adına görüşünü Melisa Hanım paylaşıyor. Eğer 2024 yılı programı kapsamında ORTA ile hazırladığımız ortak programa benzer özel bir proje için bir konuk davet edilmesi planlanıyorsa, iş birliği yaptığımız kurumdan da görüş alıyoruz. Yine 2025 yılı programında La Maison Baldwin ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği kapsamındaki değerlendirmelerde kurumun direktörü Tara Phillips bu iş birliği kapsamında hazırladığımız programa yapılan başvuruların değerlendirme sürecine dahil oldu.
Değerlendirmenin standard ve objektif bir şekilde yapılması adına tüm değerlendiriciler aynı formu dolduruyor. Form, Gate 27’nin misyonu ve vizyonu ile uyum, Gate 27’nin ağı ve kaynaklarının etkin kullanımı ile konukların profesyonel kazanımını önceleyen 3 ana kategori altında yer alan 13 kriteri içeriyor. Bu kriterler sayesinde projeler arasında en çok katkıda bulunabileceğimiz ve aynı şekilde konuklarımıza, iş birlikçilerimize ve topluma en yüksek faydayı yaratabileceğimiz başvuruları belirleyebiliyoruz. Ardından en yüksek puan alan başvurulara davet mektubumuzu ileterek gelecek yılın takviminin hazırlanması ve proje ihtiyaçlarının belirlenmesi sürecimize başlıyoruz.
Burak Mert Çiloğlugil: Uluslararası konuk sanatçı programınız aynı zamanda hem sanatçılar hem de Gate 27 için uluslararası bir ilişki ağı kurulmasını da sağlıyor değil mi? Bugüne kadar Gate 27’ye katılmış sanatçılar bir platform üzerinden iletişim kurabiliyor mu?
Bu konuya değindiğiniz için teşekkür ederim çünkü Gate 27’de sürdürülebilirlikten çok fazla konuşurken bu kavramın içinin boşalmamasına gayret gösteriyoruz. Gate 27 ile yolu kesişen her kişi ve kurum artık ağımızın bir parçası haline geliyor ve fırsat yaratabildiğimiz her aşamada katkıda bulunmak için davet ediliyor.
Tüm konuklarımıza yönelik bir alumni programı yürütüyoruz. Bu program kapsamında geçmiş konularımızın bugün üzerinde çalıştıkları projelerde kendilerine destek vermeyi sürdürüyoruz. İhtiyaç duydukları yeni bağlantıları kurmak için aracılık ediyoruz. Güncel sergi ve proje bilgilerini iletişim kanallarımızda paylaşmayı sürdürüyoruz. Her sene Alumni toplantılarımız aracılığıyla aramıza yeni katılan üyeleri daha önceki yıllardaki üyelerimizle bir araya getirerek bir topluluk oluşturuyoruz. Önümüzdeki günlerde alumnimize yönelik içeriklerimizi farklı etkinlik ve içeriklerle genişletmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Burak Mert Çiloğlugil: Gate 27 yerel ve uluslararası kurumlarla da işbirliği yapıyor. Bu işbirlikleri nasıl şekilleniyor?
İş birliği modelimizi farklı katmanlara oturtuyoruz çünkü biz finansal destek sağlayan paydaşlarımızı da iş birlikçimiz olarak konumlandırıyoruz. Gate 27’de yürüttüğümüz faaliyetlerin etkilerinin bulaşıcı olduğuna inanıyoruz. Böylelikle kaynak aldığımız kurumlara da farklı alanlarda etkiler yarattığımızı, bakış açısı değişikliklerine yol açtığımızı gözlemliyoruz.
Bugüne kadar İKSV, Marina Abramovic Institute, Open Space, Wayward Initiative, Green Art Lab Alliance başta olmak üzere çeşitli kültür sanat kurumu ile iş birliği yaptık, projelerinin bir parçası olduk. Daha önce de belirttiğim üzere Well Being Economy Alliance gibi toplulukların üyesi olmak daha bütüncül bir şekilde programlarımızı tasarlamamızı ve olumlu sosyal etki yaratmamızı kolaylaştırıyor. Uzak Doğu – Avustralya odaklı oluşturulan Res Artis platformuna üyeliğimiz sayesinde bu bölgede yer alan birçok konuk programı ve potansiyel konuğa ulaşabiliyor, farklı coğrafyalara temas edebiliyoruz. Örneğin, başvuru çağrımızın Res Artis’te de yayınlanması sayesinde 2024 yılında Çin’den bir konuk ağırlama şansını yakaladık.
Diğer bir iş birliği yaptığımız kurum üniversiteler. 2023 yılından beri Sabancı Üniversitesi’den çok kapsamlı destek alıyoruz. Akademik personeli, laboratuvarları, atölyeleri ve araştırma merkezleriyle birçok konuğumuzun projesine önemli katkılar sunmaya devam ediyorlar. Marmara Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Yıldız Teknik, İstanbul Ekonomi Üniversitesi gibi farklı eğitim kurumlarının akademik personelinden de farklı ölçeklerde destekler alabildik. Gate 27’nin bilim ile olan bağını daha çok güçlendirmek adına iş birliği yaptığımız üniversite sayısını ve ölçeğini genişletmeyi hedefliyoruz.
Son olarak iş birlikçilerimiz arasında ticari girişimler, şirketler yer alıyor. Bugüne kadar MACHKA, ANIM, ORTA, Intellia gibi çeşitli sektörlerden firmalar konuklarımıza üretim desteği sağladı. Özellikle ORTA ile gerçekleştirdiğimiz iş birliği, sanat, bilim ve endüstrinin kesişim noktalarını araştırma misyonumuzla oldukça uyumluydu. 2024 yılında markanın denim kumaşı üretimindeki yoğun sürdürülebilirlik yatırımlarına ışık tutacak bir proje ağırladık.

Burak Mert Çiloğlugil: Ülkemizde son yıllarda çok fazla Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı. Doğal olarak sanat piyasasında yer almak isteyen çok fazla genç sanatçı var. Gate 27 olarak bu konuda bir çalışmanız olur mu?
Genç yeteneklere ulaşmayı önemsiyoruz. Önümüzde dönemde Gate 27’nin programını yeni iş birliklerimiz aracılığıyla İstanbul ve Ayvalık’la sınırlandırmadan sunmaya ve sürdürülebilir bir yaşam modelini geliştirmek üzere düşünen kreatif kişilerle buluşmayı amaçlıyoruz. BMÇ: “Gate 27 yerleşkelerinde konaklayan konuklarımızın program kapsamında İstanbul ve Ayvalık’taki mekânlarda sunulan imkânlar sayesinde yüksek memnuniyet oranıyla Gate 27’den ayrıldıklarını son olarak eklemek isterim. Son iki yılın verilerine baktığımızda konuklarımızın %37’si üzerinde çalıştıkları projelerini bitirmeyi başardı. %44’ü projelerinde önemli yol kat etti, %19’uysa konuk süreci sırasında üzerinde çalıştığı projeyi aldığı geri bildirimlerle revize etti veya beklentilerinin ötesine taşıma imkânı buldu. Konukların %19’u yerleşkelerdeki konaklama deneyimini “çok iyi” olarak nitelendirirken, %81’i “muhteşem bir deneyim yaşadığını” belirtti.
Gate 27 olarak 2025 senesini konuklarımıza ve topluluğuna yarattığı etkiyi arttırma hedefiyle planladık. Gate 27, İstanbul ve Ayvalık’taki yerleşkelerinde ağırladığımız geçmiş konuklarımızın projelerini desteklemeye ve güncel konuklarını sanatseverlerle bir araya getirmeye yeni sezonunda da devam edeceğiz.
Melisa Sabancı Tapan ve Burak Mert Çiloğlugil: Röportajımızın sonuna geldik. Tekrar çok teşekkür ederiz zaman ayırdığınız için. Son olarak sizlerin eklemek istediğiniz cümleler var mı?
Melisa Sabancı Tapan: Bu keyifli sohbet için ben de çok teşekkür ediyorum. Gate 27’yi, sanatı ve sürdürülebilir kalkınmayı merkeze alan çalışmalarımızı paylaşmak benim için çok kıymetli. Sanatın, toplumsal dönüşümde nasıl bir kaldıraç etkisi yaratabileceğini, kültürel mirasın nasıl sürdürülebilir modellerle geleceğe taşınabileceğini her gün yeniden keşfediyoruz. Gate 27’nin ve içinde bulunduğum diğer platformların, yaratıcı düşünceye alan açmaya, kolektif üretimi teşvik etmeye ve farklı disiplinler arasında köprüler kurmaya devam edeceğine inanıyorum.
Bugünün dünyasında, sanatın, sürdürülebilir kalkınmanın ve kültürel mirasın bir arada ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle, sanata, kültüre ve toplumsal gelişime katkıda bulunmaya devam eden herkese teşekkür ediyorum.



















